Yükleniyor...

Çanakkale Cephesi’nin Açılması ve Savaşa Hazırlık



 

Çanakkale'de Bir Cephe Niçin Açılmıştı?

Avrupa'da 1914'ün yaz aylarında bütün şiddetiyle devam eden savaş sonbahara gelindiğinde durağanlaşmış ve yıpratıcı bir siper savaşına dönüşmüştü. Almanya savaş öncesinde hazırlanan ve eski genelkurmay başkanının adıyla anılan meşhur "Schlieffen Planı"yla altı hafta içinde Fransa'yı dize getirip akabinde Rusya'yı yenmeyi ve harbi altı ay içinde bitirmeyi planlamıştı. Ne var ki, 6-10 Eylül 1914'te yapılan Marne Meydan muharebesinde Fransız-İngiliz müttefik kuvvetlerine yenilip de savaş siper harbine dönüşünce bütün plan suya düşmüş oldu. Bunun üzerine kilitlenen savaşı açmak için yeni harekât sahaları aranmaya başlandı.

Almanya, üzerindeki savaş yükünün hafiflemesi ve düşmanlarının karşısına taze kuvvetler getirmesini engellemek için Osmanlı Devleti'nin Rusya ve İngiltere'ye karşı harekete geçmesi yönünde baskı yapmaya başladı. Esasında Osmanlı Devleti'nin anlaşma hükümleri gereği müttefiklerine yardım için İtilaf Devletlerine saldırmak ve üzerine kuvvet çekmek gibi askerî bir yükümlülüğü vardı.

Zamanı ve uygulanış şeklindeki doğruluğu yanlışlığı bir yana Sarıkamış saldırısıyla Süveyş Kanalı Savaşı bu sebeple yapılmıştı. Sarıkamış gerçi bizim için askeri bir felaket oldu. Fakat Rus Ordusu da epeyce hırpalanmış ve taarruz gücü bir süreliğine kırılmıştı. Bu harekât en çok Almanya'nın işine yaramıştı. Çünkü neredeyse başarılı olacak ve Rus ordusunun arkasını kesecek olan bu harekât Rusya'yı telaşa düşürmüştü. Rusya, gerek Kafkas cephesinden dikkatimizi başka tarafa çekmek ve gerek Boğazların açılarak kendi müttefikleriyle hızlı ve güvenilir bir irtibat sağlamak amacıyla Fransa ve İngiltere'ye müracaat etmiş ve Boğazlara karşı bir saldırı yapmalarını talep etmişti.

Süveyş Kanalı Savaşı sebebiyle İngiltere de aynı durumdaydı. Hindistan yolunun can damarı olan ve İngiltere için hayati öneme sahip bulunan Kanal'ın Osmanlı ordusu tarafından tehdit edilmesi İngiltere'yi endişelendiriyordu. Bunun için Osmanlı Devleti'nin dikkatini başka tarafa çekmek için onun da gerekçesi aynıydı. Bunun için en uygun yer de İstanbul'un kapısı mesabesinde bulunan Çanakkale Boğazı'ydı.

İtilaf devletlerinden her birinin Çanakkale Boğazı'na karşı bir harekâtta bulunmakta kendine özgü sebepleri vardı:

Rusya: Savaş hedefi olan İstanbul'u almak, müttefikleriyle hızlı ve güvenli bir irtibat sağlamak böylelikle müttefiklerinden gelecek, çok ihtiyaç duyduğu silah ve cephaneye sahip olmak, Kafkasya'yı tehditten kurtarmak

İngiltere: İstanbul'a Ruslardan önce girmek ve daha sonra İstanbul'u vermemenin çarelerini düşünmek. Rusya'yı savaşa devam edebilecek kadar beslemeyi sağlamak. Türk ordusunun dikkatini Boğazlara çekerek Mısır ve Süveyş Kanalı üzerindeki tehdidi ortadan kaldırmak ve Irak'taki Türk ordusunun takviye edilmesine imkân bırakmamak

Fransa: Siyasi ve askeri anlaşmaların gerektirdiği hususlardan ayrılmamak mecburiyeti ve bunun yanı sıra Rusya'yı desteklemeye imkân bularak birlikte Almanları ezebilmek düşüncesi

Her üçünün bir de ortak sebepleri vardı: "Cihad-ı Ekber" propagandası yoğun olarak devam ediyor ve ortaya tehdit edici bir "İslam Birliği" akımı çıkıyordu. Her üç devletin sömürgelerinin mühim bir kısmının Müslüman olduğu düşünüldüğünde bu durum devam ederse bütün sömürgeler tehlikeye düşebilirdi. İslamiyet'in merkezi sayılan İstanbul'u doğrudan tehdit etmek ve düşürmek bu akımı yerinde boğabilirdi. Diğer yandan tarafsızlığını korumakta olan Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan devletleri Boğazların düşürülmesi ve Osmanlı Devleti'nin saf dışı bırakılmasıyla şüphesiz İtilaf Devletlerine katılırlar ve Merkezi Devletler her taraftan kuşatılmış olurdu.

 

Savaşa Hazırlık

Çanakkale'ye karşı er geç bir harekâtın yapılacağı Osmanlı Devleti tarafından öngörüldüğünden Boğaz’ın savunulması için hazırlıklar 1914 Ağustos’undan itibaren başlamıştı. Tabya ve istihkâmlar tahkim edilmiş, yeni bataryalar ve toplarla kuvvetlendirilmişti. Başlangıçta Boğaz'da kullanılmaya elverişli büyük çaplı 24 top varken 19 Şubat 1915'te bu sayı 64'e çıkarılmıştı.

Bunun yanı sıra Boğaz'ın en etkili savunma vasıtası olan mayın hatları da her geçen gün artırılmış ve 1915 yılının Şubat ayına gelindiğinde 300'den fazla mayınla 10 sıra mayın hattı meydana getirilmişti. Mayın taraması yapacak düşman gemilerine karşı mayın hatlarını korumak üzere seyyar ve sabit obüs bataryaları kuruldu. Düşmanın gece mayın taraması yapma teşebbüsünü önlemek için muhtelif yerlere projektörler yerleştirildi.

Savaş esnasında düşman savaş gemilerinin dikkatini asıl bataryalardan uzaklaştırıp yanıltmak için sahte bataryalar hazırlandı. Bunlar, boruların içerisinde yakılan ot vesair maddelerle duman çıkartılıp oradan batarya ateş açıyormuş hissi uyandırarak düşmanı aldatmaya yönelik savaş hileleriydi. Muhtemel bir çıkarmaya karşı da Ezine'den kuzeyde Saros Körfezi'ne kadar olan 140 km'lik sahayı, dağınık ve intizamsız olmakla birlikte beş tümen korumaktaydı.

İtilaf Devletlerinin Çanakkale'ye karşı hazırladıkları saldırının ilk planları şöyleydi:

Fransa bir tümen, İngiltere ise üç tümen verecek, bunlar Boğaz'ın önündeki adalara toplanacak. Bu sırada kuvvetli müttefik filosu Boğaz'a saldırarak buradaki istihkâmları düşürecek, bunun üzerine bu tümenler karaya çıkarak Boğaz kıyılarındaki hattı işgal edecek. Filo ise İstanbul'a gidecek, Rusya'nın kuzeyden göndereceği 175 bin kişilik ordu ile Osmanlı ordusu yenilecek ve Osmanlı Devleti'nin işi bitirilecekti. Hatta o kadar ki müttefik donanmanın İstanbul önünde görünmesiyle Osmanlı Devleti'nin teslim olacağı bile düşünülüyordu.

Yapılacak deniz saldırısının ayrıntıları da şöyleydi:

1. aşama: Boğaz'ın girişindeki istihkâmlar tahrip edilecek.

2. aşama: İlk mayın hattına kadar deniz temizlenecek.

3. aşama: Kesin saldırı başlayacak. Bunun için de önce Kepez hizasına kadar iki taraftaki tabyalar tahrip edilecek, sonra savaş sırasında mayın hatlarından geçit açılacak, filo bu geçide dalarak İstanbul'a doğru hareket edecek.

4. aşama: Filo Boğaz'dan geçtikten sonra ordu karaya çıkarak geride kalan istihkâmları arkadan ele geçirecek ve Boğaz'a hâkim olacak.

 

Muzaffer Albayrak
Tarihçi - Yazar